18 Mayıs 2014 Pazar

ONLAR

        Sanki görülmez duvarlar örülü her yerde  ruhumu içine almış da  bambaşka yerlerde bambaşka  şekillere sokuyor. Her defasında bir daha yapmayacağım diye  ağlayan  çocuk gibi hissediyorum kendimi. Bugün ne oldu yarın ne olacak sevdiğim insanlar  nerede ? Önümde uzayıp giden bir yol ve ben ellerim cebimde  bekliyorum . Bazen bu bekleyiş  saatlerce sürüyor bazen günlerce  bazen bir bakmışım koşuyorum  elimde olsa nefes bile almayacağım . Sonra  fark ediyorum ki   geride  fark etmeden çok şey bırakmışım  ama geri dönemem , sonra yavaşlıyorum  olanları düşünmeye başlıyorum.  Ve keşkeler  hayatı , uzayıp giden kavak ağaçları gibi  oluyor önümde. Sonra  her hangi bir sıkıntıda  aranması gerekenler listesi vardır  hani  her insanda ya ,  işte onlardan bende de var tabi  az ve öz olanlarından . Sevmediğim bir huyumdur bu benim sevdiğim insanlara karşı  her türlü korumayı yaparım  ama  onların dışında kimse yokmuş gibi davranırım ve söylediklerini takmam.

          Siyaset  ve  edebiyat   konuşmak istiyorsam mahmut ceyhanı ararım, dinle ilgili muhabbet etmek istiyorsam orhan erdemi, okuldan sınavlardan konuşacaksam halit  köseyi, kızlardan konuşacaksam  mutoyu, ve yine  siyaset ama daha çok  dalga  mahiyetinde olanından ve gırgır  şamata  olmasını istiyorsam  mesut baltayı ve  murat aslantaşı ararım. 

         Mahmut ceyhan :   Yüksek bir öz güvene sahip  olmasına rağmen olmak istediği yere  hiç ulaşamamıştır kendisi. Gördüğü yanlışı dilin kemiği yokmuş cinsinden, zaman ve yer farkı gözetmeden söyleyebilme  kapasitesi beni  genelde  sinir etmiştir. Ve bu durumundan dolayı  anlaşılması her zaman zor bir insan olmuştur . Bundandır ki üniversite hayatı boyunca  her yıl belkide her dönem yer değiştirmek zorunda kalmıştır.  Her zaman uç noktalarda gezmeyi sever  ve yüksek düşünür  fakat  bu düşünce  hiç bir zaman faaliyet  yada uygulama olarak  hayatına yansımamıştır. '' ne oldum dememeli ne olacağım demeli ya insan '' işte  bu sözü  kendileri maalesef  yanlış anlamış  ve  hala  ne olacağım sorusunun cevabını aramaktadırlar. Lise son sınıfta , her hafta sonu yaptığımız ziyafet çekme şenliğinde ,  o her hafta   farklı bir üniversitenin farklı  bölümüne gideceğini  söylemekten bıkmamıştı  biz dinlemekten bıkmıştık. Kendilerini necip fazılın ,nazım hikmetin şairliğiyle ,peyami safanın psikolojik   romanlarıyla, hüseyin nihat atsızın milliyetçiliğiyle, orhan velinin akıcılığıyla kafkanın felsefesiyle  donatmak üzere edebi akıma vermiş olarak edebiyatı  seçtiler.  Maalesef  burada da   kendini bulamamış  bazen  yönetmen olmaya karar vermiş ,  bazen gazeteciliğe yönelmişdir. ve hala  ne olacağım sorusunun cevabını aramaktadır. Olaylara karşı son derece soğukkanlıdır  .Girişkenlik özelliği   yakın arkadaşları tarafından genelde  yağcılık olarak  algılanmaktadır.  İnsanlar ki geneli  yağ  çeken  kişileri   her zaman sevmişlerdir böylece anlaşılması zor olan mahmutun iletişimi güçlüdür . Yağcılık üzerinde  mastırını  tamamlamış olan mahmut  bey de kendine göre girişkenliği bize göre yağcılığı  çok iyi yapmaktadır .  Kendisini bir kalıba  koymayı  sevmeyen biridir  yinede  sınırları vardır. Yanlış yapılan bir hareketi kolay kolay unutmama özelliği ile günü geldiğinde babası dahi olsa yargılamaktan çekinmez.. '' eğer ki mahmut  bir şey  yapalım diyorsa  orada işi olduğundan diyordur :)  bu söz halite  ait '' 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder